Orta çağ karanlığında yaşayan Avrupa da feodal düzene ve kilisenin yobazlığına karşı Fransa’nın jakoben devrimcileri kralın, kilisenin, feodal beylerin zülüm düzenini yıkarak 1789 büyük Fransız Devrimini gerçekleştirdiler. Halkı sömürü ve zülüm altında inleten sarayın ve Tanrıyı kullanan kilisenin düzeni yıkıldı CUMHURİYET İLAN EDİLDİ.
1789 büyük Fransız burjuva devrimi ile dünya yeni bir döneme evirildi. Dünyanın ileriye doğru gelişmesinin temel olayı bu devrimdir ve bu devrimi gerçekleştiren devrimcilerdir.
Cumhuriyet devriminin esas özelliği halkın kul, köle, maraba ve tebaa olmak yerine VATANDAŞ olmasıdır. Bu devrimin temel hukuksal özelliği EŞİT YURTAŞLIK İLKESİDİR. Cumhuriyet devrimi bütün dünya tarafından coşku ile karşılandı KRALIN ve KİLİSENİN egemenliği yıkıldı, LAİK toplum kuruldu. Türkiye devriminin büyük lideri M. Kemal ATATÜRK 1789 büyük Fransız devriminin en radikal takipçisi olarak “Türkiye Devrimini” gerçekleştirdi. Bu devrime emperyalistler Kemalist devrim adını koydular. Kemalist devrim mevcut padişahlığı yıkmakla kalmadı bir üst yapı kurumu olan Halifeliği de yerle bir etti. Bu iki kurumda emperyalist işgalcilerin işbirlikçiliği içinde idi. Kemalist devrim sadece saltanatı ve dini yobazlığı yıkmadı dünyada ilk “ULUSAL KURTULUŞ” devrimi yaparak emperyalist dünyanın egemenliğine büyük darbe vurdu.
Kemalist Devrim’in en güzel tanımını Mahir ÇAYAN yapmış Türkiye’nin tüm devrimcilerine ışık tutmuştur. Bu tanım şöyledir, “Kemalizm Küçük-burjuvazinin ( asker-sivil-köylü-yoksul halk) en devrimci (radikal )kanadının ant-emperyalist tavrıdır.” Kemalist devrim tüm işgalci emperyalist-kapitalist ülkelere karşı yapılmış çok büyük savaştır. Tüm dünya halkları emperyalizmin aslında kâğıttan kaplan olduğunu gördü. Devrimcilerin karşısında hiçbir gücün duramayacağı ortaya çıktı. 20. yy kahramanlar yılı olarak anılacak bu kahramanların en önemlileri M. Kemal Atatürk ve Ernesto Che Guevera olacaktır.
10 Kasım 1938 de yaşama veda eden Türkiye’nin devrimci lideri kurduğu Cumhuriyetin nasıl emperyalistlerin eline geçeceğini de ifade etmiştir. Devrimler durağanlığı kaldırmaz kesintisiz devrimlerin devam etmesi gereklidir. Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı ve Devrim ile kazandı. Bu EŞİT YURTAŞLIK ve kanun karşısında herkes eşittir kuralı Tayyip Erdoğan tarafından yıkılmak isteniyor. Alpaslan Türkeş’in BAŞBUĞLUK hayali gibi Erdoğan’ın da REİSLİK hayali cumhuriyetin tüm kazanımlarını tehlikeye düşürmektedir.
Cumhuriyet EŞİT YURTAŞLIK ise Demokrasi bu Cumhuriyeti kimin yöneteceğini HALKA sormaktır. Devletin tüm kurum ve kurallarını halkın demokratik seçimlerle seçip parlamento marifeti ile ülkenin yönetildiği sistemdir. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük Devrimcisi M. Kemal ATATÜRK aynı zamanda da çok ileri DEMOKRAT ‘idi. Ne yazık ki Türkiye’nin ve Demokratik Cumhuriyetin lideri 1938 yılında yaşama veda etti. Türkiye halkı iktidarıyla, muhalefetiyle 80 yıldır Atatürk gibi devrimci, demokrat lider bekledi.
Evet, Türkiye halkı Cumhuriyetin 2.yüzyılında Atatürk’ün yolunda onun gibi Cumhuriyetçi, Halkçı, Devrimci liderine kavuştu. Bu kişi Değişimin lideri halk oylaması ile 16,5 milyon seçmenin Ön Seçim sandığından çıkan Ekrem İMAMOĞLU‘dur. Silivri cezaevinde tutsak edilen İmamoğlu dirençli duruşuyla Devrimci halk güçlerinin sevgi ve saygısını kazandı, özellikle öğrenci gençlik “Ekrem abi sen konuş başkasını duymayız” şarkısıyla barikatlara yüklendiler.
Bir süredir hükümete karşı halkın, gençlerin, CHP yönetimlerinin ve kadrolarının dişe diş verdikleri direniş mücadelesi karşısında iktidar büyük panik yaşadı. Güvenlik kuvvetlerinin tepkisi gezi dönemi kadar sert olmadı. Bunda hükümetin halk desteğini kaybetmiş olması ve milyonların alanları doldurması önemli rol oynadı. Artık güvenlik güçleri de bu hükümetin ve liderlerinin seçimleri kaybedeceğini anladığından yasadışı müdahalelere fazla başvuramadı. Tabi ki direnen gençliğin kararlılığı da burada çok önemli. Artık mızrak çuvala sığmıyor çünkü hükümete karşı gelişen direniş mücadelesinin LİDER SORUNU yok. Türkiye Demokrasi Devriminin bir lideri var, o içerde dışarda fabrikada tarlada her yerde, değişimin lideri olarak Türkiye siyasetine damga vurmaktadır.
Ne yapmak lazım?
Eğer bu hükümet Cumhuriyeti ve demokrasiyi, parlamentoyu, muhalefeti, hukuku, Anayasayı tanımıyorsa bizde bu hükümeti TANIMAMALIYIZ.
Eğer bu hükümet devletin tüm kurumlarını kendi çıkarlar için kullanıyorsa, devletin bürokrasisi ve güvenlik yapısı, yargısı hükümetle DEVLET mekanizmasını ayırt etmiyorsa. Bizde bu kurumları TANIMAMALIYIZ.
Artık bu hükümet halk desteğini kaybetmiştir er ya da geç bu sandık halkın önüne gelecek ve bunlar DEFOLUP GİDECEKLER.
“Demokrasi iyidir, herkese lazım olacak.”