HRW: "11. Yargı Paketi Türkiye'nin İnsan Hakları Sınavıdır"
HRW: "11. Yargı Paketi Türkiye'nin İnsan Hakları Sınavıdır"
HTW, tasarının son yıllarda insan hakları alanında yaşanan gerilemeler açısından en kaygı verici gelişmeler arasında yer aldığını söyledi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Türkiye'de iktidar tarafından hazırlanan 11. Yargı Paketi taslağının içeriğine tepki göstererek tasarının son yıllarda insan hakları alanında yaşanan gerilemeler açısından en kaygı verici gelişmeler arasında yer aldığını söyledi. Söz konusu kanun taslağının derhal geri çekilmesi için çağrı yaptı.
"Devlet onaylı baskı"
Konuyu değerlendiren HRW'nin Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, "Cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimi nedeniyle kişilere karşı cezai takibat başlatılması, insan onurunu derinden zedeleyen bir hak ihlalidir ve devlet onaylı baskı anlamına gelir" dedi.
"Derhal vazgeçmeli"
Türkiye'nin uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiğini söyleyen Williamson, "LGBTİ+ bireyleri sürekli tutuklanma ve yargılanma endişesi içinde bırakacak olan bu değişiklikleri hayata geçirme planlarından derhal vazgeçmelidir" çağrısı yaptı.
"Türkiye'nin insan hakları sınavı"
Williamson, devamında şunları söyledi:
"Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve üye devletleri, Türkiye’deki LGBT kişileri ciddi bir tehlike altına sokacak bu gerici yasa tasarısının tamamen geri çekilmesi için ellerindeki tüm diplomatik ve siyasi kanalları kullanmalıdır. Bu, Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve eşitliğe dayalı temel demokratik ilkelere ne ölçüde saygı gösterdiğinin belirleyici bir sınavıdır."
"Eşitlik hakkının ağır ihlali"
HRW, söz konusu değişikliğin sadece LGBTİ+'ları değil, onları destekleyen topluluklar ve haber yapan medya kuruluşları ile gazetecileri de hedef aldığına dikkat çekti. Açıklamaya göre, Medeni Kanunun "cinsiyetin değiştirilmesi" başlıklı 40. maddesinde değişiklik öngören bir başka düzenleme ise cinsiyet uyumuna yönelik, cerrahi de dahil, sağlık hizmetlerinden yararlanmak için asgari yaşı 18'den 25'e çıkarıyor. Ayrıca bu işlemler için devlet tarafından onaylı hastanelerden birden fazla değerlendirme raporu alınmasını şart koşuyor.
Küresel insan hakları savunucuları, bu kapsamda yapılacak değişikliklerin sağlık hizmetlerinde keyfi yaş eşikleri dayatılması, trans kişilerin üreme yetisinden vazgeçmeye zorlanması, beden özerkliği, sağlık ve kanun önünde eşitlik haklarının ağır ihlali olduğunu ifade etti.
"Geri dönüşü olmayan zararlara yol açabilir"
İnsan Hakları İzleme Örgütü, sağlık meslek mensupları ve hastaların cezai yaptırımlarla tehdit edilmesinin tedaviyi tehlikeli ve denetimsiz merdiven altı ortamlara itebileceğini söyledi. Bunun da sömürüye, tıbbi komplikasyonlara ve geri dönüşü olmayan zararlara yol açabileceği konusunda uyardı.
Uluslararası hukuk hatırlatması
Türkiye'yi uluslararası hukuka uymaya davet eden örgüt, devamında şu ifadelere yer verdi:
"Uluslararası insan hakları hukuku uyarınca hükümetler, LGBTİ+'ların haklarına saygı göstermek, bu hakları korumak ve hayata geçirmekle yükümlüdür. Hükümetler, bu hakları sırf ahlaki gerekçelerle reddedemez; ayrımcılık uygulayamaz ve hele ki onları cezai yaptırımlarla tehdit edemez. Haklara getirilecek her türlü sınırlama meşru bir amaca hizmet etmeli ve yasayla açıkça tanımlanmalıdır. Yasa aynı zamanda anlaşılır, ulaşılabilir ve öngörülebilir olmalıdır ki insanlar hem hukuka uygun davranabilsin hem de hangi somut fiillerin yasaya aykırılık oluşturabileceğini önceden bilebilsin.
'Genel ahlak' veya 'aileyi korumak' gibi bu sınırlamalar için ileri sürülen amaçlara ulaşmak üzere başvurulan tedbirlerin gerekli, orantılı ve ayrımcı olmayan nitelikte olması gerekir. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi; Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme başta olmak üzere bu temel hukuk standartlarına uyumu zorunlu kılan çok sayıda uluslararası sözleşmeye taraftır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları Türkiye açısından bağlayıcıdır. Sızan taslakta öngörülen yasal düzenleme önerileri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile tamamen uyumsuzdur. Mahkeme, cinsel çoğunluğun cinsel azınlıklar aleyhine 'önceden oluşmuş bir önyargıyı yansıtan politika ve kararları' onaylamayı reddeden yerleşik içtihadını hatırlatarak, bu tür yasaların bireylerin varoluşunu ve kimliğini doğrudan ilgilendirdiğini ve ifade özgürlüğü hakkının özüne dokunduğunu vurguladı. Mahkeme, bu tür yasaların ne 'ahlakın korunması' ne de 'ailenin veya çocukların korunması' gerekçesiyle haklı gösterilemeyeceğini belirtti. Uluslararası hukuk tarafından korunan ifade özgürlüğü hakkı, her tür bilgi ve fikri arama ve alma hakkını da kapsar. Buna 'cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğiyle ilgili konulara ilişkin bilgi' de dahildir.
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, herkesin bedensel ve ruhsal sağlık açısından ulaşılabilecek en yüksek düzeye erişme hakkını güvence altına alır. Devletlere, sağlık hakkının cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılık yapılmaksızın güvence altına alınmasını sağlama yükümlülüğü getirir."
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.



 
                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                