Türk Toraks Derneği: Mikroplastik Zehirlenmesine Dikkat Çekti!
Türk Toraks Derneği: Mikroplastik Zehirlenmesine Dikkat Çekti!
Plastiklerin doğada parçalanıp dağılmasının 500 yıla kadar sürebileceğini, bazılarınınsa toprakta sonsuza kadar varlığını koruyacağını hatırlattı
Plastik hasta ediyor ve öldürüyor. Plastik üretimi, kullanımı ve imha edilmesi tüm canlılar için riskli. Plastikle mücadelede tutarsız tutum alan Türkiye’nin insan ve çevre sağlığını önceleyen, daha etkili adımlar atması bekleniyor.
Türk Toraks Derneği 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle bir açıklama yaparak plastik kirliliğine dikkat çekti. Araştırmaların ‘ mikroplastik zehirlenmesi’ yaşadığımızı ortaya koyduğunu,Türkiye’de günde yaklaşık 144 ton plastik atık doğaya karışıtığını belirtti. "Akdeniz’de plastik kirliliği krizine en yoğun şekilde maruz kalan kıyılara ülkelerden biriyiz" dedi.
Kelimenin tam anlamıyla dünyanın başı plastiklerle dertte. Her yıl tahminen 11 milyon ton plastik atık su ekosistemlerine geçiyor. Tarımsal üretimde plastik kullanımı nedeniyle de kanalizasyon ve çöplüklerden kaynaklanan mikroplastikler toprakta birikiyor. Üretilen plastiğin yüzde 79’u da atık haline geldi bile. Her yıl yaklaşık 353 milyon ton plastik atık üretilmeye devam ediyor. En yaygın plastik kirliliği kaynakları, tek kullanımlık plastikler, endüstriyel üretim artıkları, ticaret ve lojistik, denizcilik ve balıkçılık atıkları, tarımsal plastikler ve sentetik tekstiller.
Bugün yaratılan plastik, gelecek nesiller için de bir sorun olmaya devam edecek. Gezegenin sağlığını da etkileyen önemli bir tehdit hâline getirecek.
Türkiye Avrupa’nın en çok plastik ithal eden ülkesi
Ortaya çıkan plastik atıkların sadece yüzde 9’u geri dönüştürülüyor. Yüzde 19’u yakılıyor. Yüzde 50’si düzenli depolama alanlarına gönderiliyor. Yüzde 22’si doğrudan çevreye sızıyor.
En çok plastik atık üreten ülkeler ise ABD, Çin, Hindistan, Brezilya, Endonezya. ABD en fazla kişi başı üretimin olduğu, Çin toplam üretimin en yüksek olduğu, Hindistan, Brezilya ve Endonezya ise çevresel sızıntının en yüksek olduğu ülkeler.
Türkiye Avrupa ülkelerinden en fazla plastik atık ithal eden ülke. 2023’de Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere’den toplam 456 bin 507 ton plastik atık Türkiye’ye gönderildi. Bu miktar, günde yaklaşık yüz yirmi beş çöp kamyonu plastik atığa eşdeğer. Ayrıca plastik üretimi de 2024’de bir önceki yıla göre yüzde sekiz artarak 9.9 milyon tona ulaştı.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye’nin yürüttüğü ‘Sahil Sahiplen’ programı kapsamında, son bir buçuk yılda 18 sahilde yapılan incelemelerde 19 bin 50’den fazla atık parçası sayıldı. Bu atıkların yüzde 77.9’u plastik.
Damar yoluyla verilen sıvılarda bile mikroplastik bulundu
Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Yürütme Kurulu’ndan Dr. Öğr. Üyesi Merve Erçelik Koncak ile çeken Dr. Öğr. Üyesi Sabri Serhan Olcay özetle şunları söyledi:
*Plastik parçalama ve eritme sırasında ortaya çıkan bölgesel hava kirliliğinin ve toksin salınımının insan sağlığı için astım, solunum yolu hastalıkları, kanser ve üreme sistemi bozuklukları gibi hastalıklar açısından risk oluşturuyor. Türkiye’den yapılan bir çalışmada damar yolu ile verilen sıvıların mikroplastik içerdiği ve doğrudan kana karışan mikroplastiklerin akciğerlere kadar ulaşarak akciğer fibrozisine neden olabileceğinin düşünülüyor.
*Plastiklerin yaşam döngüleri boyunca yani üretimi, bertarafı ve yakılması süresince sera gazı salınımına neden oluyor. Yani iklim değişikliğine de katkıda bulunuyor.
*Balıkların, ölen hayvanların midelerinden çıkan plastik ambalajlar sorunun gözle görülür boyutunu gösteriyor. Sorunun bir de gözle görülemeyen boyutu var. Bunu mikroplastik zehirlenmesi olarak adlandırmak gerekiyor. Gerek yiyeceklerle, gerekse de solunum yolu ile alınan mikroskobik plastik parçacıkları dolaşım sistemimize karışarak tüm sistemler ve organlarda hastalık oluşturma potansiyeli taşıyor.
‘Türkiye’nin plastiklerle ilgili tutumu tutarsız’
Plastiksiz Türkiye Platformu da Türkiye’nin tüketimin yanı sıra dünyanın en büyük plastik üreticileri ve plastik atık ithalatçıları arasında yer aldığını söyledi ve ekledi: “Bu durum çevresel tahribatı derinleştiriyor.”
Türkiye’yi benimsediği pasif tutumu bırakıp, çevresel adaletin ve nesiller arası sorumluluğun gereklerini yerine getirmeye çağıran platform yazılı açıklamasında “Küresel plastik krizinin çözümü, yalnızca sonuçlarla boğuşan günübirlik yaklaşımlarda değil, daha çok kaynağa odaklanmakla, yani üretimin sınırlandırılmasıyla mümkün. Türkiye de bu gerçeklik doğrultusunda bir an önce harekete geçmeli” dedi.
Petrokimya yatırımlarındaki hızlı artışın, düzenleyici denetimlerin yetersizliğinin ve kayıt dışı atık sektörünün yaygınlığının bu krizi daha da vahim hale getirdiğini vurgulayan platform tabloyu şöyle özetledi:
*Plastik üretimi, tüketimi ve kirliliği konusunda böylesine stratejik bir konumda bulunan Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Küresel Plastik Anlaşması müzakerelerindeki tutumu ise ne yazık ki tutarsız ve etkisiz.
*25 Kasım – 1 Aralık 2024 arasında Kore Cumhuriyeti’nin Busan kentinde gerçekleşen Hükümetler arası Müzakere Komitesi’nin beşinci ve son oturumunda (INC-5) pasif kalan Türkiye, önceki oturumlarda zaman zaman plastik üreticisi ülkelerin plastik üretiminin sınırlandırılmasına destek vermezken, zaman zaman da bu ülkelerin oluşturduğu “benzer düşünenler grubu”yla aynı safta yer aldı. Üretim kısıtlamalarına karşı çıkan pozisyonları benimsedi.
Plastik üretimini sübvanse etmekten vazgeçmeliyiz
* Bu değişken tutum, plastik kirliliği ile ilgili karar alma süreçlerinde şeffaflık ve hesap verebilirlik konusundaki eksikliğin bir göstergesi olup, Türkiye’nin küresel çevre yönetişiminde de inandırıcılığını zedeliyor. Bu noktada bilimsel bilgiye dayanan ve katılımcılık temelli yaklaşımlar hayati önem taşıyor.
* Türkiye’nin delegasyonu, müzakere komitesi oturumlarına, düşük profilli katılım sağlamak ve değişken tutumlar sergilemek yerine, bilim temelli, doğanın ve insan sağlığının korunmasından yana olan sesi güçlendirmesi gerekiyor.
* Türkiye’ye anlaşma sürecinde plastik üretiminin azaltımını içeren yüksek hırslı hükümleri desteklemeli. Plastik atık ithalatına sınırlama getirmeli ve küresel atık ticareti adaletsizliğine karşı durmalı.
* Petrokimya sübvansiyonlarını kaldırmalı ve plastik kirliliğinin tüm çevresel ve toplumsal maliyetlerini fiyatlandırma politikalarına dahil etmeli.
* Müzakerelerde bilimsel veriye dayalı, şeffaf ve demokratik bir temsil sağlamalı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.