TÜSİAD Başkanı Turan: "Gümrük Birliği Güncellenmesi Acil İhtiyaç"
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), bugün düzenlediği Yüksek İstişare Konseyi toplantısında, jeopolitik gelişmeleri, transatlantik ilişkileri ve bu çerçevede Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerini odağına aldı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, toplantıda yaptığı konuşmada, "Artık 30 yaşına girmiş olan Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, en acil ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor. Gümrük Birliği kararının alındığı dünya, bugünkünden çok farklıydı" diyerek, "AB’nin, yapıcı bir yaklaşımla Gümrük Birliği’ni güncelleme sürecini başlatması, küresel sınamalara kural temelli sistem çerçevesinde ortak cevap oluşturabilmek açısından büyük önem taşıyor" ifadelerini kullandı. Turan, "Türkiye - AB ilişkilerinin teknik iş birliği bazından çıkartılıp, yeniden bütüncül ve ilkesel bir çerçeveye oturtulması, bu küresel ortamda her iki taraf için de fayda sağlayabilecek. Öyle görünüyor ki, küresel ortamda kartlar yeniden dağılırken, Türkiye’nin stratejik çıkarları, AB ile ilişkilerin ilerlemesine işaret ediyor" diye konuştu.
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras'ın 13 Şubat'taki dernek genel kurulunda yaptığı konuşmalar gerekçesiyle haklarında açılan dava sonrası TÜSİAD'da ilk toplantı yapıldı. YİK toplantısının açılışında konuşan Orhan Turan, son dönemde hem Türkiye'de, hem de küresel sistemde bir dizi önemli gelişmenin yaşandığını belirterek, "Bugün, küresel sistemin radikal bir biçimde değiştiğine tanık oluyoruz. Bu yüzden bu toplantımızda, jeopolitik gelişmeleri, transatlantik ilişkileri ve bu çerçevede Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerini odağımıza almaya karar verdik" dedi.
"Bildiğimiz dünya kökten değişiyor"
Küresel sistemdeki gelişmelerin, her ülkenin olduğu gibi Türkiye’nin de büyüme modelini, toplumsal uyumunu ve kurumlarını yeniden düşünmesini gerektirdiğini kaydeden Turan, "Dünyada neler olup bittiğini, yalnızca anlamaya değil, bu çalkantılı dönemde ülkemizin nasıl daha güçlü ve müreffeh olacağını konuşmaya da ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
ABD'de yaşananların, tüm küresel sistemi etkilediğinin altını çizen Turan, "Bildiğimiz dünya kökten değişiyor" dedi.
"ABD’nin uygulayacağını duyurduğu gümrük vergileri, son 80 yılın en yüksek düzeyine işaret ediyor" diyen Turan, "Gümrük vergilerindeki artış sonrasında nasıl bir küresel ticaret düzeninin ortaya çıkacağı, uzun yıllar içinde netleşecek. Bu geçen süre içinde, dünyada belirsizlik hüküm sürecek. Nitekim, dünya belirsizlik endeksleri tavan yapmış durumda" ifadelerini kullandı.
"AB’nin yeni yapılanma sürecini dikkatle takip etmemiz gerekiyor"
"Ülkeler, ihracat stratejilerini, karşılıklı ticaret ilişkilerini, üretim zincirlerini, finansal ilişkilerini yeniden şekillendirmek zorunda kalacak. Hiçbir ülke bu değişimin dışında kalamayacak" öngörüsünü paylaşan Orhan Turan, şöyle devam etti:
"Ticaret ilişkilerindeki bu yeniden yapılanma, belli bir süredir konuşmakta olduğumuz, diğer derin değişim dinamiklerinin üzerine ekleniyor.
Uzun bir süredir yeşil ekonominin, yeni teknolojilerin, yapay zeka devriminin ve demografik dönüşümün, ekonomik yapı üzerindeki kuvvetli etkilerini gözlemliyorduk.
Bu etkilerin üzerine, şimdi jeopolitik kaymalar, popülizmin güçlenmesi, uluslararası sistemin işleyişinde değerlerin yerini pazarlıkçı bir ilişki biçiminin almaya başlaması, BM, NATO, DTÖ gibi ulusüstü kurumların etkinliğinde zayıflama, uluslararası güvenlikte artan riskler ekleniyor. Ukrayna savaşı ve Gazze’de yaşanan insanlık dramı bunun en somut örnekleri.
Uluslararası sistemde, istikrar sağlayan ilkelerin, kuralların ve kurumların zayıflaması, ülkeleri eskiden sahip oldukları çıpalardan yoksun bırakıyor.
Küresel sistemdeki değişimler, her zaman küresel güç dengesinde değişimle birlikte meydana gelir. Bu süreçlerde yerleşik güçlerin zayıflaması, yeni güçlerin merkezi bir konuma evrilmesi sıkça görülür. Hem risklerin, hem fırsatların dramatik biçimde artıyor olması, ülkelerin uygulayacakları stratejiler konusunda çok özenli olmasını gerektiriyor.
Değişimin barındırdığı riskler karşısında, önlem almayı gündeme getiren, değişimin yol açabileceği fırsatları değerlendirmek için, yapılması gerekenleri sistemli ve bütüncül bir şekilde ele alan, veri temelli ve geniş kapsamlı istişareye dayalı yöntemlerle formüle eden merkezlerin başında, AB geliyor. AB’nin yeni yapılanma sürecini dikkatle takip etmemiz gerekiyor."
"Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, en acil ihtiyaç"
"AB’nin yeni teknolojik atılım ve yenilikçilik gündemi, Türkiye için de bazı açılımlar barındırıyor" diyen Turan, "AB, kural setini sadeleştiriyor. Temiz Sanayi Mutabakatı gibi girişimlerle yeni sanayi yapılanması ve yapay zeka öncelikli teknolojik atılım stratejisini devreye sokuyor. Yeşil dönüşümden geri adım atmıyor; yeşil ve dijital dönüşümü yeniden sanayileşmenin, rekabetçiliğin ve ekonomik güvenliğin ana itici gücü olarak konumlandırıyor" diye konuştu.
AB'nin, yeni rekabetçilik anlayışını sadece üye ülkelerle sınırlı tutmadığını; aday ülkeler ve Tek Pazara ileri derecede entegre olan ekonomiler öncelikli olmak üzere, temel ortakları içeren geniş bir perspektifle ele aldığını vurgulayan Turan, "Bu da Türkiye’nin dikkatle takip etmesi gereken bir dinamik" dedi.
"Yapay zeka başta olmak üzere, dijitalleşmenin ve yeşil dönüşümün katma değeri ve verimliliği yükseltme potansiyelini biliyoruz. Tüm bu unsurların ülkemizin rekabet gücünü tetikleme etkisini göz önüne alarak, gerekli teknoloji ve enerji altyapısını güçlendirecek yatırımları önceliklendirmeliyiz" ifadelerini kullanan TÜSİAD Başkanı Turan, şöyle devam etti:
"Bu kapsamda artık 30 yaşına girmiş olan Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, en acil ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor. Gümrük Birliği kararının alındığı dünya, bugünkünden çok farklıydı. Geçen 30 yılda, döngüsel ekonomi, yenilenebilir enerji ve dijital teknolojiler gibi, birçok gelişme karşısında, Gümrük Birliği’nin zamanın ihtiyaçlarına cevap verme kapasitesi giderek zayıfladı. Türkiye’nin olduğu kadar, AB’nin de günümüzün dünyasında tehditlerle baş etmesi ve fırsatlardan yararlanabilmesi için, esas olarak bir önceki teknolojik paradigma döneminin ilkelerinin şekillendirdiği, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, ihmal edilmemesi gereken önemli bir başlık.
AB’nin, yapıcı bir yaklaşımla Gümrük Birliği’ni güncelleme sürecini başlatması, küresel sınamalara kural temelli sistem çerçevesinde ortak cevap oluşturabilmek açısından, büyük önem taşıyor."
"Savunma sanayinde Türkiye ve AB ortaklığı ele alınmalı"
AB’nin gündemindeki diğer iki stratejik yönelimin de Türkiye açısından önemli olduğunu belirten Orhan Turan, şunları söyledi:
"Bunlardan ilki, giderek artan güvenlik endişeleri karşısında bir cevap üretmek. AB, tarihsel olarak diğer politikalara kıyasla daha geride kalmış olan güvenlik ve savunma politikalarında bir tutum değişikliğine gidiyor. Güvenliğin ve savunmanın bundan böyle taşıyacak olduğu ağırlık, tüm politika alanlarına etki edecek. Bu çerçevede, savunma sanayi kapasitesiyle göz dolduran Türkiye ile AB’nin ilişkilerinin ortak kurumsal, hukuki ve mali çerçevelerle ele alınması, güvenlik ve direnç için ortak kazanımlara önemli bir zemin oluşturur.
"AB ile Türkiye arasında ortak zemin en iyi seçenek"
AB’nin yeni dönem stratejisinin diğer ayağını ise, genişleme süreci oluşturuyor. Türkiye-AB ilişkilerinin teknik iş birliği bazından çıkartılıp, yeniden bütüncül ve ilkesel bir çerçeveye oturtulması, bu küresel ortamda her iki taraf için de, fayda sağlayabilecek.
Yeşil ekonomi, nüfus yaşlanması, yapay zeka, yenilikçilik, beceri açığı, Ar-Ge ekosisteminin güçlendirilmesi, küresel ekonomide rekabet gücünün artırılması, hem Türkiye, hem de AB için acil ve önemli konular. Değerlere ve kurallara dayalı, güvenilir ve istikrarlı bir ortak zemin, bu ihtiyaçların karşılanabilmesi için en iyi seçenek.
Bu zeminin yaratılması Avrupa düzeyinde ve bölgemizde yaşanan sorunlara daha etkili yanıtları, ortak bir çabayla geliştirmemize de olanak sağlar. Örneğin Ukrayna ve Suriye’nin yeniden yapılanması için, Türkiye’nin ilgili AB mekanizmalarına dahil edilmesi gereklidir. Bu yaklaşım girişimlerin katma değerini artırır, kaynakların daha etkili kullanımını da destekler.
"Türkiye’nin stratejik çıkarları, AB ile ilişkilerin ilerlemesine işaret ediyor"
AB-Türkiye Ortaklık Konseyi dahil, Türkiye’nin AB entegrasyon sürecinin tam üyelik perspektifiyle yeniden canlandırılmasının, karşılıklı güven ve öngörülebilirliği sağlayacak, en etkili yöntem olacağına inanıyoruz.
Öyle görünüyor ki, küresel ortamda kartlar yeniden dağılırken, Türkiye’nin stratejik çıkarları, AB ile ilişkilerin ilerlemesine işaret ediyor."
"Terörsüz Türkiye' süreci, barışın tesisi yolunda çok önemli bir gelişme oldu"
Konuşmasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan ve PKK'nın silah bırakma ve kendini fesih kararıyla devam eden yeni çözüm sürecine de değinen TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu yoğun küresel belirsizlik ortamında, her ülkenin kendisiyle ilgili belirsizlikleri ve riskleri azaltmasının önemine değinmek istiyorum.
Terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkmasının en büyük dileğimiz olduğunu hep vurguladık. 'Terörsüz Türkiye' süreci, barışın tesisi yolunda çok önemli bir gelişme oldu. Bu sürecin ülkemizin ekonomik kalkınma ve demokrasi ortamına da olumlu yansımasını temenni ediyoruz.
Toplumsal kutuplaşmanın yerini toplumsal uyuma bırakmasının, sorunlarımızın çözümü için elverişli bir zemin hazırlayacağını düşünüyoruz."
"Bugün sağduyu, ortak akıl, güven, dayanışma her zamankinden daha da önemli"
Konuşmasının son kısmında, toplumsal dayanışma ve birlik-beraberlik vurgusu yapan Turan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Küresel sistemin radikal bir biçimde değiştiği bu ortamda, millet olarak zor dönemlerde başarıyla sergilediğimiz toplumsal dayanışmayı ve birlik-beraberlik hasletimizi kullanmanın tam zamanı. Bugün sağduyu, ortak akıl, güven, dayanışma her zamankinden daha da önemli.
Burada sivil topluma da büyük rol düşüyor.
Ülkemizin, Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyet hedefi doğrultusunda küresel ölçekte rekabet eden, bölgesinde ve dünyada refah toplumu olarak referans niteliği taşıyan bir ülke olması için çalışmaya, üretmeye, yatırım yapmaya, istihdam yaratmaya, fikir üretmeye, daha iyi için, katkı sunmaya devam edeceğiz.
Toplumsal barışı, refahı, rekabetçiliği ve sosyal adaleti güçlendirmiş bir Türkiye’nin, küresel değişimin aktif bir şekillendiricisi olacağına inanıyoruz."