Türkiye’de Yaşlıların Mutluluk Düzeyi Düşüyor!

TÜSİAD Sosyal Kalkınma Yuvarlak Masası altında faaliyet gösteren Sağlık Çalışma Grubu’nun faaliyetleri kapsamında PwC Türkiye tarafından hazırlanan rapor, projeksiyonu yaşlılara tuttu. 

PwC Türkiye’nin açık kaynaklar (resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri vs.) ve başka ülke örneklerinini analiz ederek hazırladığı rapor, nüfusu giderek yaşlanan Türkiye için çözüm önerileri de sunuyor; sağlık ve bakım hizmetleri, sosyal katılım, ekonomik durum ve işgücüne katılım, yaşlı bakım hizmetlerinin finansmanı, dijital adaptasyon ve yaşlı bakım teknolojileriyle ileri yaş turizmi ana temaları ekseninde Türkiye’nin yaşlılık politikalarını güçlendirmek için yol gösteriyor.

75 yaş üstü oranı da artıyor

Türkiye’nin genç nüfus yapısı değişiyor ve yaşlı nüfusu hızla artıyor. Yaşlı nüfus oranı, 2023’de yüzde 10 oldu, 2040’da ise yüzde 16,3’e ulaşması bekleniyor. Yani yaşlanmakta olan nüfus, bu yıldan sonra yaşlı nüfus olacak. Ayrıca 55-64 yaş arası nüfus oranının azalacağı ve ileri yaş nüfus oranının (75+) ise yaşlı nüfus grubunda artacağı öngörülüyor.

Doğurganlık hızımız 2017’den bu yana nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,1’in altında seyrediyor. 2022’de toplam doğurganlık hızı 1,51 çocuğa kadar geriledi.

2018’de 7 milyon 186 bin 204 olan 65 yaş ve üzeri yaşlı nüfus, son beş yılda yüzde 21,4 oranında artarak, 2023’de 8 milyon 722 bin 806 kişiye ulaştı. 2023 itibarıyla yaşlı nüfusun yüzde 44,5’i erkek, yüzde 55,5’i kadın.

Hem beklenen yaşam süresi hem de sağlıklı yaşam süresi kısalıyor

Hem 2023 hem de 2040 verilerinde, kadınların yaşam süresinin erkeklerden daha uzun olduğu görülüyor. Özellikle 75 yaş ve üzeri grupta, kadın nüfusu erkeklerden daha fazla. Bu durum, yaşlı kadınlar için özel sağlık ve sosyal hizmetler gereksinimine dikkat çekiyor.

Diğer yandan önemli bir bulgu daha var. Türkiye’de son yıllarda pandeminin de etkisiyle, beklenen yaşam süresinin yanı sıra yaşlı bireylerin sağlıklı yaşam süresinde de bir azalma var. Bu azalma, yaşlı bireylerin yaşamlarının önemli bir kısmını kronik hastalıklar gibi sağlık sorunlarıyla geçirdiklerine işaret ediyor.

Halen doğuşta beklenen yaşam süresi 77,3 yıl. 2020-2022 arasında, 65 yaşına ulaşan bir kişinin ortalama kalan yaşam süresi 17,1 iken, 2021-2023 arasında 19,6 oldu. 65 yaşında bir kişinin sağlıklı yaşam süresi 2016-2018 yılları arasında 6,6 yıl iken, 2020-2022 yılları arasında 6,3 yıla düştü. Türkiye’de beklenen yaşam süresinin ve yaşlı bireylerin sağlıklı yaşam süresinin azalması kronik hastalıkların önemli bir sorun olduğuna işaret ediyor.

Yüzleri daha az gülüyor

2018’de yüzde 61 olan mutlu yaşlı birey oranı, 2023’te yüzde 48’e geriledi. Mutsuz yaşlı bireylerin oranıysa yüzde 2 oranında arttı.

Yaşlı bireylerin genel iyilik halini ve mutluluk seviyelerini artırmada sağlık en önemli faktör. Bu nedenle, sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve erişimin kolaylaştırılması öncelikli ihtiyaçlar olarak görülüyor. Sosyal hayata katılım düzeyi de kritik bir rol oynuyor. Fiziksel aktivite ve sosyal etkileşimin sürekliliği büyük önem taşıyor. Ancak, yaşlı bireylerin düşme riski ve erişim zorlukları gibi sorunlarla karşılaşmaları, sosyal katılımlarını zorlaştırarak toplumla ilişkilerinin zayıflamasına yol açıyor.

65+ üstü çalışmak zorunda kalıyor

65 yaş ve üzeri bireylerin istihdam oranı 2024 Ekim’de yüzde 8,8 olarak saptandı. Erkeklerin işgücüne katılımı (yüzde 12,3) kadınlara göre (yüzde 6,9) daha yüksek.

2020’de yaşlı bireyler için yoksulluk oranı yüzde 17 iken, 2023’de yüzde 22’ye yükseldi.

Yaşlıların işgücünden çekilmesi, gelir düzeylerini düşürüyor ve yoksulluk oranını artırıyor. Gelirlerinin büyük kısmı emekli aylıklarından oluşan yaşlılar, aktif gelir kaynaklarının azalması nedeniyle sosyal güvenlik sistemindeki iyileştirmelere daha fazla ihtiyaç duyuyor.

Türkiye’de çalışma hayatında kalma süresi, 2014-2022 arasında genel olarak artış gösterdi. Erkeklerin çalışma süresinin kadınlara göre belirgin şekilde daha uzun.

Yaşlı yoksulluğu sorumuz var

2018’den beri yaşlılık yardımından yararlanan yaşlı bireylerin oranı yüzde 9-yüzde 11 arasında seyrediyor. 2022’de yaşlı bireylerin gelirlerinin dağılımına bakıldığında yüzde 76 gibi büyük bir oranını emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturuyor. Çalışma yetilerini kaybeden yaşlı bireylerin işgücüne katılım olanakları azaldıkça aktif gelir kaynakları da azalıyor.

Türkiye’de yaşlı yoksulluğunun temel nedenleri arasında sosyal güvenlik sistemi ve gelir transferlerindeki eksiklikler bulunuyor. Kayıt dışı istihdamın yaygınlığı bu sorunu daha da derinleştiriyor. Kayıt dışı çalıştıkları için sosyal güvenlik sisteminin dışında kalanlar yaşlılıklarında emeklilik maaşı dahil birçok sosyal yardımdan faydalanamıyor.

Her 10 yaşlıdan biri yaşlılık yardımı alıyor

2018’de toplam yaşlı nüfus 7,2 milyon. Bu nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan 710 bini yaşlılık yardımından yararlanmış. 2022’ye kadar yaşlı nüfusu bileşik büyüme oranına göre yılda yüzde 4 artarak 8,4 milyona ulaştı. 2021-2022 arasında yaşlı nüfus artsa da yaşlılık yardımından yararlanan yaşlı bireylerin sayısı azaldı (yaklaşık 837 binden, yaklaşık 828 bine).

Yaşlılık yardımı için toplam ayrılan tutar 2018’de 2,9 milyar lirayken, 2022’de 12,1 milyar liraya ulaştı.

Raporda yer alan bazı veriler özetle şöyle:

Her beş yaşlıdan dördünün kronik hastalığı var: Nüfusun yaşlanması sağlık ve bakım ihtiyaçlarını artırıyor. Türkiye’de 65 yaş ve üzeri her beş yaşlıdan yaklaşık dördünün kronik hastalığı (hipertansiyon, kalp hastalığı, diyabet, kanser, böbrek yetmezliği, hepatit, inme, astım vs.) var. Yüzde 32’si bu hastalıkların günlük faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtladığını belirtiyor. Bunlarda işlevsel gerileme, daha düşük yaşam kalitesi, daha fazla sağlık hizmeti kullanımı ve daha yüksek ölüm riski bulunuyor.

Sağlık hizmetlerinden memnuniyet azalıyor: Özellikle 2020’den 2023’e kadar, yaşlı bireylerin sağlık hizmetlerinden memnuniyetinde belirgin bir düşüş var. Bu durum, sağlık hizmetlerinin yaşlı bireylerin ihtiyaçlarına yeterince cevap veremediğini ve sağlık hizmetlerine erişimde zorluklar yaşadığını ortaya koyuyor. Yani sağlık hizmetlerine erişimde daha fazla desteğe ihtiyaç duyuyorlar.

Evde bakım desteğine ihtiyaç duyuyorlar: Yaşlı nüfusun önemli bir kısmı evde bakım desteğine ihtiyaç duyuyor. Ancak yeterli desteği alamıyor. TÜİK verilerine göre, 65-74 yaş grubundaki kişilerin yüzde 11’i, 75 ve üzerindekilerin yüzde 27’si evde bakım desteğine ihtiyaç duyuyor. Özellikle 75 yaş ve üzeri kadınlarda bu ihtiyaç erkeklere göre daha yüksek. Ancak, son 12 ay içinde 75 ve üzerinin sadece yüzde 5’i evde bakım desteği alabilmiş.

Alzheimer hastalığına bağlı ölümler artıyor: Alzheimer hastalığına bağlı ölüm oranları yıllar içinde arttı. 2023 verilerine göre, Alzheimer hastalığı, ölüm nedenleri arasında yüzde 2,2 oranında yer alıyor. Kadınlar arasında daha yüksek bir orana sahip.

Huzurevlerinin büyük çoğunluğu özel sektöre ait: Yaş ilerledikçe çocuklarıyla yaşamayı daha fazla tercih ediyorlar. 75+ bireylerin yüzde 37’si, çocuklarıyla yaşıyor. Yüzde 6’sı huzurevinde kalmayı tercih ediyor. Bu veriler, yaşlı bireylerin bakım hizmetlerinin farklı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde çeşitlendirilmesi ve özellikle evde bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılarak erişilebilirliğinin ve kalitesinin artırılmasının önemini vurguluyor.

Huzurevi hizmetleri veren kuruluşların büyük çoğunluğu özel sektöre ait. Yüzde 59’u özel, yüzde 37’si ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı. Bakanlık huzurevlerindeki yaşlı sayısı yaklaşık 14 bin iken, 2023’de 17,5 bin kişiye ulaştı. Huzurevlerinin mevcut kapasitesinin yüzde 78’i dolu.