S&P Direktörü: Türkiye'ye 'Sıcak Para' Girişi Yüksek Faizden!

Kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings’in direktörü, Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerde bulundu: “Yüksek faizden yararlanmak isteyen ‘sıcak para’ akışı var. Ancak doğrudan yabancı yatırım girişi görmüyoruz”

Uluslararası Yatırımcılar Derneği’ne (YASED) göre Türkiye’ye yılın dokuz ayında uluslararası doğrudan yatırım (UDY) girişi 11,4 milyar dolar (yaklaşık 482 milyar lira). Bunun 8 milyar doları (yaklaşık 338 milyar lira) ‘yatırım sermayesi.’

CNBC-e’ye konuşan S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill bunu yüksek faize (politika faizi şu an yüzde 39,5) bağladı.

Gill’in Türkiye ekonomisine dair değerlendirmeleri özetle şöyle:

‘Enflasyon yüzde 30 seviyelerinde yapıştı’

* Şu anda enflasyon yüzde 30 civarında. Bu seviyelerde yapışkan hale geldiğine dair bazı işaretler var. En büyük soru şu: Gelecek yıl için belirlenen yüzde 16 hedefi gerçekten tutturabilirler mi? Bu konuda bir miktar şüphecilik var.

* Türkiye’de enflasyonu düşürmek için faiz dışında ek araçlara ihtiyaç duyulduğu açık.

* Çekirdek enflasyondaki yüksek artışlar nedeniyle para politikasında çok yavaş bir gevşeme
süreci bekleniyor. Bu muhtemelen 2026 sonbaharına kadar sürecek.

* (Seçim takviminin belirsizliğine dikkat çekerek) Bizim tahminimiz, 2026’da ortalama enflasyonun yüzde 20 civarında olacağı yönünde. Ancak bu oranın daha yüksek kalma riski var. Enflasyonun gelecek yıl boyunca yüzde 28 civarında yapışkan kalma ihtimali de var.

‘Doğrudan yabancı yatırım girişi görmüyoruz’

* Türkiye’nin kredi notu son iki yılda iki kez yükseltildi fakat dış kırılganlıklar sürüyor. Sermaye girişlerinin çoğu kısa vadeli borç şeklinde.

* Yani yüksek faizden yararlanmak isteyen ‘sıcak para’ akışı var. Dünyada politika faizinin yüzde kırk olduğu çok az ülke var. Ancak doğrudan yabancı yatırım girişi görmüyoruz. Doğrudan yatırımların yetersizliği üretim kapasitesini sınırlıyor, bu durum enflasyonun kalıcılığını artırıyor.

‘Daha sıkı maliye politikası uygulanabilir’

* Türkiye’nin mali pozisyonun iyileşti ancak harcamaların sıkılaştırılması gerekiyor. Enflasyonla mücadele sadece Merkez Bankası’nın işi olamaz; tüm kurumların birlikte çalışması gerekir. Belki daha sıkı bir maliye politikası uygulanabilir. Servet veya sermaye kazançlarına vergi konulması gibi adımlar da düşünülebilir. Ama siyasi olarak bunun gerçekleşmesi pek olası değil.

‘Küçük şirketlerin krediye erişimi sınırlı ya da hiç yok’

* Küçük şirketlerin krediye erişimi sınırlı ya da hiç yok. İhracat, tekstil, perakende gibi
sektörlerde ciddi bir sıkıntı var. Bu sektörde ciddi bir acı var ve destek bulmak güç. Kredi büyüme sınırlarının gevşetilmesinin bu alanlara rahatlama getirebilir.

‘Rezerv artış altın ve avrodan’

* S&P’nin hesaplamalarına göre Türkiye’nin net rezervleri 185 milyar dolar civarında. Bu da kısa vadeli dış borcu karşılamaya yetiyor. Ancak artışın büyük kısmı altın fiyatları ve avronun güçlenmesinden kaynaklanıyor. Altın fiyatı düşerse rezerv yeterliliği tekrar tartışılabilir.