İnsan Sağlığına Faydası Açısından Kahvenin Bileşenlerinin İncelendi

Cureus Journal of Medical Science dergisinde yayımlanan yeni bir derleme, kahvenin başlıca kimyasal bileşenlerini ve bu bileşenlerin ağrı giderici ve bilişsel etkilerine dair mevcut çalışmaları inceledi.

News Medical'in haberine göre; araştırmacılar, kahvenin bilişsel, sinir koruyucu yararlar sağlayabileceği sonucuna vardı. Ancak kahve türlerindeki, dozlarındaki ve hazırlama yöntemlerindeki çeşitlilik, altta yatan mekanizmaların incelenmesini zorlaştırıyor. Derleme, mevcut kanıtların büyük ölçüde nedensel değil, ilişkisel olduğuna dikkat çekerek bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Kahvenin faydalarına dair açık sorular

Çalışmalar, düzenli kahve tüketenlerin Parkinson, Alzheimer, demans, inme ve multipl skleroz gibi birçok hastalığa yakalanma riskinin daha düşük olduğunu gösteriyor.

Kafein ve ona benzer purin türevleri, kahvenin en bilinen bileşenleri olsa da; bunların beyin esnekliği, sinaptik gelişim ve nöronal iletişim üzerindeki tam rolleri hala yeterince anlaşılmış değil.

Kafein; adenozin, fosfodiesteraz ve GABA (gamma-aminobütirik asit) gibi birçok reseptör sistemini etkiliyor. Ancak diğer kafeinli içecekler, kahvenin etkilerini her zaman aynı şekilde göstermiyor. Bu da kahveye özgü bir “bileşen sinerjisi” olabileceğini düşündürüyor.

Dünya nüfusunun yaşlanmasıyla birlikte, kahvenin nörolojik koruma, hafıza ve bilişsel performansı artırma potansiyeline olan ilgi giderek artıyor.

Deneyler, kahvenin hafıza, dikkat ve yeni sinir hücresi oluşumunu destekleyebileceğini gösteriyor. Ancak bu sonuçların insanlara doğrudan aktarılması zor; çünkü kahve ürünleri ve dozları arasında büyük farklar bulunuyor. Ayrıca türler arası metabolizma farklılıkları da, kemirgenlerdeki sonuçların insanlara genellenmesini güçleştiriyor.

Araştırmacılar, mevcut kanıtları haritalamak için bir narratif derleme gerçekleştirdi. Üç tıp veritabanında yapılan kapsamlı aramalar, son 10 yılda yayımlanmış İngilizce 109 hakemli makaleyi içerdi.

Kahve ve nöroplastisite 

Bilim insanları, kahvenin nöroplastisiteyle (beynin sinir ağlarını yeniden düzenleme kapasitesi) ilişkisine dair artan bilimsel ilgiyi tespit etti. Bu süreç; sinaptik yeniden şekillenme, uzun süreli güçlenme, uzun süreli zayıflama ve yetişkinlikte yeni sinir hücresi üretimi gibi mekanizmaları içeriyor.

Yaşlanma, beynin bu esnekliğini azaltıyor. Dolayısıyla nöroplastisiteyi koruyan veya artıran faktörler büyük önem taşıyor. Kahvenin bileşenleri, özellikle kafein, hücre içi kalsiyum düzenlenmesi, reseptör modülasyonu ve sinirsel salınım aktiviteleri gibi birçok yola etki ediyor.

Çalışmalarda, kafeinin sinaptik etkinliği LTP yönünde kaydırarak öğrenme ve hafızayı destekleyebileceği gözlendi. Ancak bazı araştırmalar, yüksek ya da uzun süreli kafein alımının hipokampusta LTP’yi azaltabileceğini ortaya koydu. Bu da, etkilerin doza duyarlı olduğunu ve mekanizmaların insanlarda hala tam olarak çözülmediğini gösteriyor.

Kahve ve insan beyin aktivitesi

Çeşitli klinik çalışmalar, kahve, kahve meyvesi özütü veya bitkisel takviyelerle kombine edilmiş kahve bileşenlerinin tüketimi sonrasında dikkat, tepki süresi, hafıza doğruluğu, sinirsel verimlilik ve öznel uyanıklıkta artış bildirdi.

Bu etkiler genellikle yalnızca kafein miktarıyla açıklanamıyor. Polifenoller gibi diğer bileşiklerin de sinerjik katkıları olabileceği düşünülüyor. Bununla birlikte, bazı araştırmalar nötr sonuçlar rapor etti; bu da bulguların tutarsızlığını ortaya koyuyor.

Kahve ve kahve özütü tüketiminin yorgunluğu azalttığı, ruh halini iyileştirdiği ve pozitif duygulanımı artırdığı da gözlendi. Kahve özütlerinin adaçayı veya ginseng gibi bitkilerle birleştirildiği bazı müdahalelerde, bilişsel faydalar daha da arttı.

Ayrıca, kahve meyvesi özütü veya elma polifenolleri içeren içeceklerin beyin kan akışını artırdığı ve ruh halini iyileştirdiği görüldü. Bu durum, kahvenin damar sağlığı veya antioksidan etkilerinin de rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Kahve, bazı kişilerde anksiyete ve stres tepkilerini de tetikleyebilir. Örneğin, panik bozukluğu olan bireylerde yapılan “kafein yükleme testleri”, katılımcıların yaklaşık yarısında panik semptomlarını indükledi. Ancak bu etkiler hipotalamus-hipofiz-adrenal (HPA) ekseniyle doğrudan ilişkili değildi. Buna karşılık, kahve kokusunun, diş tedavisi sırasında stres belirteçlerini ve nabız hızını düşürdüğü bulundu.

Uykuyu bozmuyor

Uyku üzerindeki etkiler açısından, düzenli kahve içenlerde günlük kafein tüketiminin uykusunu bozmadığı gözlendi. Bu da alışkanlık sonucu gelişen bir adaptasyonu gösteriyor olabilir.

Uyku yoksunluğu durumunda yapılan görüntüleme çalışmaları, gri madde yoğunluğunda kafein alımı veya yoksunluğuna bağlı değişiklikler ortaya koydu. Bu da kahvenin uykuya bağlı beyin plastisitesiyle etkileşime girdiğini gösteriyor.

Nüfus temelli çalışmalar, yüksek kahve veya kafein alımının, özellikle kadınlarda, yaşlılıkta bilişsel gerilemeyi yavaşlattığını bildiriyor. Araştırmacılar, bu farkın hormonal etkileşimlerle ilişkili olabileceğini ancak mekanizmanın hala belirsiz olduğunu belirtiyor.

Hayvan araştırmaları, kafeinin Alzheimer, metabolik bozukluklar, stres ve epilepsi modellerinde nöroprotektif etkiler gösterebildiğini destekliyor. Ancak insanlardaki sonuçlar hala karışık.

Adenozin üzerine etkiler

Kafeinin nöroaktif özellikleri, büyük ölçüde adenozin reseptörlerinin, özellikle A1 ve A2A, antagonizmasından kaynaklanıyor. Bu reseptörler, sinaptik güç, nöronal uyarılabilirlik, inflamasyon ve enerji dengesi üzerinde etkili. Kafein her dört adenozin reseptörüne de bağlansa da, nöroplastisiteyle ilişkili etkilerin çoğu A2A reseptörünün engellenmesiyle bağlantılı.

A2A ve P2 reseptörlerinin düzensizliği, Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıklarda etkili olabilir. Dolayısıyla, kafeinin bu yollar üzerindeki düzenleyici rolü, epidemiyolojik çalışmaların bulgularını kısmen açıklayabilir.

Ayrıca, kafeinin ağrı kesici etkilerini artırarak ve ağrı iletimini düzenleyerek dolaylı biçimde bilişsel işlevi destekleyebileceği de öne sürülüyor. Bu, özellikle kronik ağrısı olan bireylerde zihinsel performansın korunmasına katkı sağlayabilir.

Yarar var ama belirsizlik devam ediyor

Mevcut kanıtlar, kahvenin bilişsel işlevleri, beyin plastisitesini ve sinir sağlığını destekleyebileceğini gösteriyor; ancak bulgular tutarsız.

Kahvenin etkilerini izole etmek zor, çünkü birçok biyolojik olarak aktif bileşen içeriyor, genetik ve cinsiyet faktörleriyle etkileşiyor ve genellikle Akdeniz tipi diyet gibi daha geniş beslenme kalıpları içinde tüketiliyor.

Gözlemsel veriler, hem faydalı hem de yüksek tüketim seviyelerinde potansiyel riskleri ortaya koyuyor. Bulgular, farklı nörodejeneratif hastalıklar arasında da değişkenlik gösteriyor.

Genel olarak, kahve güvenli ve muhtemelen yararlı görünse de, etkilerinin altında yatan mekanizmaları ve en uygun tüketim düzeyini belirlemek için daha titiz, kontrollü araştırmalara ihtiyaç var.