Adil Yargılanma Hakkı İhlalleri Meclis Gündemine Taşındı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Türkiye’de adil yargılanma hakkına yönelik ihlallerin ve yargı bağımsızlığını zedeleyen kurumsal yapıların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne araştırma önergesi verdi.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2025 tarihli Adil Yargılanma Hakkı Çerçevesinde Dava Gözlem Raporu’na göre 30 davaya ait 112 duruşmanın neredeyse tamamı; ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı ile hak savunuculuğu gibi anayasal faaliyetler nedeniyle açıldı.
İHD raporuna göre ise duruşmalara katılımın engellenmesi, avukat sayısının keyfi şekilde sınırlandırılması, SEGBİS uygulamasının kötüye kullanılması, gizli tanıkların denetlenemez biçimde dinlenmesi ve mahkeme heyeti ile savcılık arasında izlenemeyen ilişkilerin kurulması gibi uygulamalarla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. ve Anayasa’nın 36. maddeleriyle güvence altına alınan adil yargılanma güvenceleri ihlal edilmekte.
"Yargı bağımsızlığına güven sarsılmıştır"
DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek araştırma önergesinde Türkiye’de yargı erkinin bağımsızlığı ve tarafsızlığına duyulan toplumsal güvenin ciddi biçimde sarsıldığını ifade ederek; Adil yargılanma hakkının başta Kürt halkı olmak üzere; muhalif siyasetçiler, kadınlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve sivil toplum aktörleri üzerinde sistematik bir baskı aracına dönüştürüldüğünü, hukukun üstünlüğünün esas alan bir erk olmaktan çıkarılarak, iktidarın demokratik alanı daraltma stratejisinin enstrümanı haline getirildiğine dikkat çekti.
Söz konusu davaların uluslararası alanda “Kamusal Katılıma Karşı Stratejik Davalar” (SLAPP) olarak tanımlandığını hatırlatan Çiçek; “Bu tür davaların temel amacı kamu yararına faaliyet yürüten kişileri susturmak, yıldırmak ve kamu denetimini işlevsizleştirmektir. Türkiye’de görülen pek çok dava bu tanımla örtüşmektedir. Yargı, doğrudan ifade özgürlüğünü ve siyasal katılım hakkını engellemeye dönük sistematik bir araca dönüştürülmüştür” diye belirtti.
"Adil yargılanma hakkının açık ihlali"
Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta buluşmasına ilişkin davaya da değinen Çiçek, “Bu dava bu eğilimin en sembolik örneklerinden biridir. Yedi yıl boyunca ceza tehdidi altında tutulan 37 insanın beraatle sonuçlanan yargılanmaları, adil yargılanma hakkının açık ihlalidir” ifadelerini kullandı. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararının, yargılamanın en başından itibaren hukuk dışı yürütüldüğünü teyit ettiğini söyledi.
Hapishanelerde yalnızca adil yargılanma hakkı talebiyle açlık grevine giren politik mahpusların varlığına vurgu yapan Çiçek, “Bu talepler nedeniyle disiplin soruşturmalarına maruz bırakılmalarının ise, mahpusların hukuki yollardan hak aramasının dahi cezalandırıldığını göstermektedir” dedi.
"Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmış"
Tüm bu verilerin Türkiye’de adil yargılanma hakkının yapısal biçimde ihlal edildiğini gösterdiğini söyleyen Çiçek, “Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmış, yargı, demokratik siyaset ile toplumsal hak mücadelelerini bastıran bir aygıta dönüştürülmüştür” dedi.
'Komisyon kurulmalı' önerisi
Çiçek son olarak şunları söyledi, “SLAPP niteliği taşıyan siyasi davaların, yargı bağımsızlığını zedeleyen kurumsal yapıların ve adil yargılanma hakkı ihlallerinin kapsamlı biçimde araştırılması; yargı reformlarının geliştirilmesi ve yargının demokratik temellerde yeniden inşası için Meclis bünyesinde bir araştırma komisyonu kurulması elzemdir.”